Bozyazı sahilinden bakıldığında, Akdeniz’in huzur dolu maviliğinde süzülen Nagidos Adası, doğal sadeliğiyle büyüleyici bir görüntü sunar. Etrafını çevreleyen berrak sular, adanın mistik havasını daha da pekiştirir.
Nagidos, tarihiyle olduğu kadar, dinginliği ve doğal güzellikleriyle de dikkat çeker. Adanın çevresindeki zeytin ve çam ağaçlarının yeşili, Akdeniz’in mavi tonlarıyla harmanlanarak tam bir renk cümbüşü oluşturur. Günbatımı saatlerinde ise ada, güneş ışıklarının altında adeta altın bir tabloya dönüşür.
Bozyazı’nın göz kamaştıran bu köşesi, hem ruhu dinlendiren huzurlu bir kaçamak noktası hem de geçmişle bağ kurmak isteyenler için bir keşif alanıdır. Sade güzelliği ve doğal ahengiyle Nagidos Adası, görülmeye değer bir doğa harikasıdır.
Nagidos Adası’nın Tarihçesi: Antik Çağdan Günümüze
Nagidos Adası, Bozyazı’nın hemen karşısında yer alan ve tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış önemli bir noktadır. Adanın geçmişi, antik çağlara kadar uzanır. M.Ö. 5. yüzyılda, Kilikya bölgesinin bir parçası olan Nagidos, dönemin ticaret yolları üzerinde yer alması nedeniyle stratejik bir liman ve ticaret merkezi olarak bilinirdi.
Adanın adı, Likya dilinde “yüksek yer” anlamına gelir ve bu isim, adanın doğal yapısını yansıtır. Nagidos, Antik Yunan ve Roma dönemlerinde önemli bir yerleşim yeri olmuştur. Helenistik dönemde adada kurulan yerleşimler, zengin ticaret ağları sayesinde ekonomik açıdan gelişmiştir.
Bizans döneminde de önemini koruyan ada, korsan saldırılarından korunmak için stratejik bir savunma noktası olarak kullanılmıştır. Tarih boyunca çeşitli medeniyetlerin izlerini taşıyan Nagidos, bugün geçmişin bu zengin mirasını doğal güzellikleriyle harmanlayan bir destinasyon olarak karşımıza çıkar.
Bozyazı kıyılarından görülen Nagidos Adası, hem antik çağlardan izler taşıyan tarihçesi hem de etkileyici doğal dokusuyla günümüzde de ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir.